KİŞİSEL GELİŞİMDEN NE ANLIYORUZ?
- ocakrenginur

- 22 Şub
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 24 Mar
Kişisel gelişim, listeler tamamlamak ve her şeyi kontrol etmekten mi ibaret? Yoksa gerçek gelişim, kendini anlamak ve esneklik göstermekle mi mümkün? Bu yazıda, kişisel gelişime farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyoruz.

Sabah 5’te uyan, limonlu su iç, yoga yap, 10 adımda başarını garantile, her şey senin elinde, yeter ki iste… Son yıllarda kişisel gelişim dendiğinde aklımıza ilk gelen bu tarz “formül”ler oldu. Peki, hayatımızı daha iyi hale getirmek bu kadar basit mi?
Danışanlarımla konuştuğumda da benzer bir tabloyla karşılaşıyorum: “Her şeyi doğru yapmaya çalışıyorum ama yine de olmuyor, sorun bende mi?”
İşte tam da burada durup düşünmek gerekiyor. Sorun gerçekten sizde mi? Yoksa bize sunulan kişisel gelişim tariflerinde mi?
Her Şeyi Kontrol Edebilir Miyiz?
Hayatımızın her alanında tam kontrol sahibi miyiz? Hayır. Bazen hastalanıyoruz, bazen çok çalışıyoruz ama hak ettiğimiz karşılığı alamıyoruz, bazen de şartlar değişiyor. Ama kişisel gelişim çevrelerinden sıklıkla şöyle bir mesaj duyuyoruz: “Eğer başaramadıysan yeterince istememişsindir.”
Bu mesajı defalarca duymak, insanın mental sağlığını ciddi anlamda zorlayabiliyor. Sürekli olarak kendinizi yetersiz hissetmenize, hata yapma korkunuzun artmasına ve en kötüsü, kendinize olan şefkatinizin azalmasına sebep oluyor.
Sonuç?
📌Başarı ve gelişim odaklı bir hayatın içinde kaybolurken, mental sağlığınız zarar görüyor.
Bu durumla ilgili bir danışanım şöyle demişti:"Kendi sesimi duyamıyorum çünkü sürekli bir şeyler yapmalıyım hissindeyim."
Bu his tanıdık geliyorsa, durup bir nefes almak iyi olabilir. Gerçekten ihtiyacımız olan şey "daha fazla şey yapmak" mı, yoksa biraz "durup kendimizi anlamaya çalışmak" mı?
Başkalarının Hayatları vs. Bizim Hayatımız
Bir de sosyal medyanın dayattığı “başarılı insanlar” var. Gün içinde saatlerini üretkenlikle geçiren, hep zinde, hep pozitif düşünen, mutlu görünen insanlar. Ve bizler fark etmeden kendimizi bu görüntülerle karşılaştırır hale geliyoruz. Sosyal bulaşma dediğimiz illete kapılıveriyoruz.
📌Sosyal bulaşma, çevremizde tekrar tekrar gördüğümüz düşünce ve davranış kalıplarını bilinçsizce benimsememiz anlamına geliyor.
Bir bakmışız ki, kendi isteklerimiz yerine başkalarının belirlediği hedeflerin peşinden koşuyoruz. Başarı bizim için ne anlama geliyor, mutlu hissetmek için gerçekten neye ihtiyacımız var gibi soruları unutuyoruz.
Mental Sağlık Perspektifinden Kişisel Gelişim
Mental sağlığınız için esas olan, her sabah erken kalkıp bir liste tamamlamak değil. Önemli olan, sizin için neyin anlamlı olduğu. Kimi gün erken kalkmak iyi gelir, kimi gün uykunuza doymanız lazımdır. Esas mesele, kendinizi dinlemek.
Başarı bir yere kadar motive edici olabilir ama sadece sonuca bağımlı bir yaşam, sürekli yetersiz hissetmenize sebep olur. Psikolojik araştırmalar, insanların sürekli başarıya endeksli yaşadıklarında kaygı düzeylerinin arttığını ve tükenmişlik riskinin yükseldiğini gösteriyor. Oysa mental sağlığın temelinde öz şefkat ve psikolojik esneklik var.
Psikolojik esneklik, hayata uyum sağlama ve değişen koşullar içinde kendinizi destekleyebilme becerisidir. Bir gün süper üretken hissedersiniz, ertesi gün enerjiniz düşük olabilir. Ve bu normaldir. Kendinizi eleştirirken değil, desteklerken gelişirsiniz.
Kendi Tarzınızı Bulun
Bu yazıyı bitirirken belki şöyle bir soruyu kendinize sorabilirsiniz: Benim için gelişim ne demek? Başkalarının çizdiği yolda mıyım, yoksa kendi iç sesimi duyabiliyor muyum?
Belki bazı günler daha çok çalışacak, bazı günlerse daha çok dinleneceksiniz. Ama hangisini yaptığınızdan önce, neden yaptığınızı anlamaya çalışın. Çünkü gelişim, en başta fark etmekle başlıyor.
👉Şimdi şu soruyu birlikte soralım:
“Gerçekten kendi yolumu mu seçiyorum, yoksa toplumun, sosyal medyanın ve ‘her zaman daha fazlasını yapmalısın’ diyen baskıcı seslerin yönlendirdiği bir rotada mı ilerliyorum?”



Yorumlar